23 Mart 2013 Cumartesi

Dekor Nedir

Dekor nedir: Tiyatroda ve sinemada, olayın geçtiği yeri belirleyen ve çevreleyen sabit veya hareketli unsurlar bütünü. Tiyatroda dekor genellikle kişilerin dolaştığı yeri belirtir, mekânı giydirir, tıpkı kostümlerin, oyuncuları giydirmesi gibi. Ayrıca kulisi, yani oyuncuların sahneye çıkmadıkları zaman bekledikleri yeri de gizler. Dekor, perdelerden, tarihî bir anıtın duvarlarından, hattâ ışık oyunlarıyla mekânın bölündüğü ve atmosfer izlenimi uyandırılan çıplak bir sahneden olabilir. Sokak tiyatrosunun dekoru ise, günlük yaşantıdır. Dekor uzun süre, en basit yoldan ifade edilirdi: duvara asılı bir kumaş (Yunan trajedisi) veya olayın geçtiği yeri belirten yazılar (Shakespeare dramları). Ortaçağ’da olayın geçtiği çeşitli yerler, basit ve yan yana dizilmiş tahta iskeleler ve paravanalarla belirtiliyordu. Ya oyuncular, yerinde oturan halkın önünde bu paravanaların birinden öbürüne geçerler, yahut da halk, sırasıyla paravanaların önünden geçerdi: bu aynı zamanlı dekor, ilk defa XVII. yy.da, Corneille’in le Cid adlı eserinde uygulandı. İtalyan Usulu Üç yüzyıldan beri, art arda gelen dekor sistemi, aynı zamanlı dekorların yerini almıştır. Bir sahne bitince onun dekoru, sahnenin aşağısında veya yukarısında bir yere kaldırılır ve yerine yeni bir dekor konur. İtalyan usulü denilen tiyatrolarda, sahnenin üç yanı kapalıdır. Halka açık yönünde bir perde vardır, dekor değiştirmek için bu perde indirilir. Tabiî, hızı ve kusursuzluğu yönünden başlı başına bir gösteri sayılan ve seyircinin gözü önünde yapılan dekor değişikliklerinde perde kapatılmaz. Başlangıçta biçim verilip boyanmış yalancı mermerden yapılan dekorlar, sonraları tahta sırıklara tespit edilen bezler üzerine, göz aldatıcı resimler yapılarak düzenlendi. Bunların hepsi, seyircinin gözünden gizlenmiş kablolarla, çıkrıklarla, kasnaklarla, ağırlık ve karşıt ağırlıklarla hareket ettiriliyor, bu unsurlara bir de perdeler ve merdivenler, platformlar, eğik düzlemler ekleniyordu. Gerçeklik ve Soyutlanma Tiyatro dekorasyoncuları yavaş yavaş göz aldatmacanın sahte itibarını bir yana bırakmağa ve Antoine’m (18581943) Özgür Tiyatro’sunun gerçekçi estetiğine yönelmeğe başladılar. Antoine, başoyuncusu kasap olan bir oyunda gerçek et parçalarından, gerçek fıskiyelerden, gerçek pencerelerden yararlanmıştı. Sonradan İngiliz Gordon Graig’in, İsviçreli Adolphe Appia’nın, Rus Meyerhold’un, Alman Bertolt *Brecht’in, Fransız Jacques Copeau ile Jean Vilar’m etkisi altında, tiyatro dekoru giderek daha sadeleştirildi, çok zaman aksesuvar olarak sadece hareketli bloklardan yararlanıldı. Sinemanın Büyüsü Başlangıçta sinema tam anlamıyla filme çekilmiş tiyatroydu. Melies sinema hilelerinde döşemede açılan kapılardan, gerçek dekorlardan ve kemerlerden yararlandı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dev makineler (tahta iskeleler üzerine kurulu ve kumaşla giydirilmiş dekorlar) ortaya çıktı. Tiyatronun göz aldatmacasından ve gerçeğin dev boyutlarla canlandırılmasından (Griffith’in filimleri) ve nihayet, doğal dekorların bulunuşundan (iki savaş arası dönemde İsveç sineması) sonra, Alman Ernst Lubitsch ile Ernst Stern, kuşkuyu ve dehşeti ifade eden boyalı tuval dekorlar yarattılar (anlatımcılık). 1930 yıllarından başlayarak, Hollywood, mukavva dekorların istilâsına uğradı, stüdyolarda şehirler, saraylar, gemiler, hattâ yanardağ patlamaları ve fırtınalar yaratılması için fedakârlıktan kaçınılmadı. Ama bu yöntem 60 yıllarından beri, «etkili» sinemayı yapan «yeni dalga»dan sonra, modası geçmiş bir tür oldu. Günümüz sinemacıları, olabildiğince, hem fazla giderleri önlemek, hem de gerçeğe yakın olmak kaygısıyla, doğal dekorları kullanırlar. Bununla birlikte, sözgelimi Fellini, Satyricon veya Roma filimlerinde, görkemli dekorların büyüsünü yeni den yaratmayı başarmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder